Evet Elif Hanımcım, aynen de böyle, Eylül tam da bir başlangıç, bitişlerin ardındaki rutinin ve kafa içi düzen isteğimin karşılık bulacağı ay. Bulmasını beklediğim ay. Gibi'nin o bölümünü kendim yazdım zannetmiştim, homeoffice olduğum gün sokağımızda biri bitip diğerine el verdiği inşaatlardan gelen çok acayip ve yüksek derecede sesler beynimi düşüncelerimi dışarı atıp doldururken aynı cümleleri yazmıştım. Kişisel olarak beklemekten öte aksiyon insanıyımdır ama kızımda da sizin Haziran ve Eylül beklemelerinizi anlıyorum, kızım da öyle. Okul gezisini bekler, sonra bitişini bekleri sonra yazı tatilinin bitişini sayar, doğum gününe gün sayar. Aradaki vakti nasıl doldurabileceğini planlayıp yaşadığı anı ne kadar yaşıyor emin değilim ama, yaşanan andan keyif almayı ben çok unutuyorum, kızımın da unuttuğunu düşünüyorum. İyi ki söz verdiniz kendinize ve tuttunuz, deniz suyu yanağınıza değerken bıraktığı hissi doya doya yaşamak çok önemli. Sevgiler,
Bazen de sadece bekleme durumunun içinde buluyorsun kendini. Neyi beklediğin bile belli olmuyor ama değişmesini umuyorsun işte sadece. Ben mesela an itibariyle beklediğimin farkında ama tam olarak ne olmasını umduğumu bulamamaktayim. ....
Yorumları okudum da bana söyleyecek söz kalmamış, sadece sizi okurken kendimi bulduğumu, anneliğim, kadınlığım, varlığım ile ilgili sorularda ufkumu açtığınızı ve sizi ilk çocuğuma hamile olduğum, 11 sene öncesinden, hastane çantası yazısı için blogunuzla tanışmamdan beri takip ettiğimi, ikinci çocuğumun Derya'ya denk gelmesi ve benzer dönemlerde benzer şeyleri yaşayıp hissetmemiz nedeniyle kendimi aşırı yakın hissettiğim biri olduğunuzu söylemek istedim. Adaşız da aynı zamanda :) Hep yazın olur mu, sevgiler
Yine kendimi bulduğum bir yazı ...özellikle şu akildaki bitmeyen yapılacaklar listesi ve çocukların sorularıyla karışan aklım....🩷ha bir de tabi ki Eylül meselesi✌🏻
Beklemek konusunda yazdıklarınıza çok katılıyorum ama daha da beni "dürten" mevzu biraz Eylül'ün Ocak'tan daha fazla değişim içermesine değinmeniz oldu. Benim için de yaz bitimi daima Ocak'tan daha önemli bir takvim olayı olmuştur.
Aslında eski zamanda takvimlerin mevsimler ve insanı etkileyen döngülerine göre düzenlenmesi söz konusuyken hem tek tanrılı dinler (daha çok Katolik Kilisesi demek lazım) hem de modernleşme ile bu değişiyor/değiştiriliyor, doğal döngüden daha farklı bir yıl yaşamaya başlıyoruz. Bu da insanları ve özellikle doğal değişimlere daha da duyarlı olan kadınları olumsuz etkiliyor diye düşünüyorum.
Eskiden yazın bitişi hatta biraz Ekim- Ekim sonuna sarkan bir şekilde hasat zamanının bitimi bir nevi yılın bitişi kabul ediliyordu. Yaz bitimi ve hasat şenliklerle kutlanıyordu pek çok kültürde. Hatta bu pagan ve Celtic/Gaelic kültürde Samhain olarak başlayıp sonra Halloween/All Souls Eve/Cadılar Bayramı/Ruhlar günü gibi günlere de biraz evrilmiş (bu günlerin tek çıkışı mevsim değil ama çok etkili). Yazın bitimi, gece gündüzün eşit olduğu ekinoks ve sonra yılın karanlık dönemi olan kışın başlangıcı. Kış doğa için uyku hatta bir nevi ölümü de temsil ettiği için kışın başı da bu cadılar, ruhlar vs. konularına da kapı açmış oluyor.
25 Aralık Noel'in de Romalılar'ın günlerin uzamaya başlaması ve güneş tanrısının kazanmaya başladığı gün olarak yorumlanan Sol Invictus adlı, bildiğimiz 21 Aralık ekioksunun kutlandığı büyük bayramının üzerine inşa edildiği söylenir.
Sonra da benzer şekilde baharın gelişi, doğanın canlanışı hayat döngüsü ve doğal takvim için çok önemli ve tüm eski kültürlerde bunun da kutlandığı ayrı ayrı özel günler, bayramlar vs. mevcut, bunlardan günümüze gelenleri de var nevruz gibi. Yine Paskalya gibi dini kutlamaya evrilmiş olan ama yumurta gibi doğum/bereket öğeleri hala içeren ve hatta Easter adı da Eoastre bahar tanrıçasından gelen kutlamalar da mevcut. Hatta eski Roma'da uzun süre yılın başı da Mart ayı ocak değil zaten ve sanki daha mantıklı.
Bizi etkileyen doğa döngüsünü takip etmek, başlangıç ve bitişleri buna göre yaşamak, buradaki önemli değişimleri hevesle "beklemek" de daha doğal, yaşamı (ve ister istemez ölümü) kabullenmiş daha huzurlu yaşamın kıymetini bilen bir durum ortaya çıkartıyor bence. Nereden nereye, ne güzel Eylül geldi diyecekken konu başka bir yere gitti, vesile olduğunuz için teşekkürler...
Ben de bu sene Eylül ayını coookk bekledim. Okulların açılmasına hiç bu kadar sevindigimi hatırlamıyorum. Bu durumda çocuklarımın büyümesinin ve eskisi gibi söz dinlemeyisleri de etkili. Senin de yazdığın gibi onlara da bir düzen lazım ve benim de kendime ayiracagim vaktimin olması gerekiyor ( akıl sagligimi korumak icin. ) Bir öğretmen olarak velilerin okulların açılmasına sevinmelerine biraz icerlerdim. Geçenlerde benzer sevincleri yaşadığımda biraz şaşırdım açıkçası. Evdeki tek otorite figürü olmak yaz sıcağında hiç çekilmiyor. Okulların açılmasını otorite figürü olarak ogretmenlerine devretmeyi çok sevinçle karşılıyorum.
Diğer taraftan sıcakların bitmesi, mevsimin soğuğa kayması ve evin tüm camlarının yavaş yavaş kapanması, içeriye giren toz ve gürültü miktarının azalması beni sevindiren diğer unsurlar. Ha bir de azalan sıcaklıklar sebebiyle kocama sarilabilmek pahabicilemez. Bunu söylemeden de gecmeyeyim.
Ece Temelkuran'in mevsimlerle ilgili köşe yazısı aklıma geldi...
"Mevsimlerden en merhametlisidir kış..." Sonbaharla ilgili fikrini söyle belirtir Ece:
Sonbahar, başlangıç ve sondur. Niyeyse hep bir şeye karar vermelisindir sonbaharda. Bu yüzden durup denize, denizsiz yerlerde göğe bakılmalıdır hep. "Yağmur yağınca deniz çoğalır mı?" diye sorulmalıdır. Niyeyse...
Senegal de electric var mi? 5 dakikadir guluyorum, gozumden yas geldi. BaNa sorulan sorulari hatirlatti🤗 iyi ki yaziyorsun, yazilarini beklemek de, okumak da cok iyi geliyor.
Harika, ellerinize sağlık yazı için🙏🏻 Ben ilk okuldayken, 90’lı yılların başı, sınıflarımızın bir duvarında mevsimler takvimi vardı ve o takvim Eylül ayı ile başlardı , hiç unutmam üzerinde de önlüklü çocuklar ve kurumuş güz yaprakları vardı. O sebeple yeni yıl Eylül’de geliyor sanardım.Annem ve öğretmenim ne kadar Ocak diye diretse de ben uzun süre İkna olmadım😊 Ama bu yazıdan da anladıgım kadarıyla , aslında küçükken daha büyükmüşüz, düşüncelerimiz de ne kadar doğruymuş. Yeni yılımız( Eylül ayımız) kutlu mutlu sağlıklı olsun hepimize
Kaç yazınızı okuduysam hiçbirinde sıkılmadım. Su gibi akıyor . Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim
Yaa ben de bir sonbahar düşkünü olarak bu yazıya bayıldım! İyi ki var sonbahar ☺️
Son paragraf hayatı o kadar güzel özetlemiş ki..
Evet Elif Hanımcım, aynen de böyle, Eylül tam da bir başlangıç, bitişlerin ardındaki rutinin ve kafa içi düzen isteğimin karşılık bulacağı ay. Bulmasını beklediğim ay. Gibi'nin o bölümünü kendim yazdım zannetmiştim, homeoffice olduğum gün sokağımızda biri bitip diğerine el verdiği inşaatlardan gelen çok acayip ve yüksek derecede sesler beynimi düşüncelerimi dışarı atıp doldururken aynı cümleleri yazmıştım. Kişisel olarak beklemekten öte aksiyon insanıyımdır ama kızımda da sizin Haziran ve Eylül beklemelerinizi anlıyorum, kızım da öyle. Okul gezisini bekler, sonra bitişini bekleri sonra yazı tatilinin bitişini sayar, doğum gününe gün sayar. Aradaki vakti nasıl doldurabileceğini planlayıp yaşadığı anı ne kadar yaşıyor emin değilim ama, yaşanan andan keyif almayı ben çok unutuyorum, kızımın da unuttuğunu düşünüyorum. İyi ki söz verdiniz kendinize ve tuttunuz, deniz suyu yanağınıza değerken bıraktığı hissi doya doya yaşamak çok önemli. Sevgiler,
Bazen de sadece bekleme durumunun içinde buluyorsun kendini. Neyi beklediğin bile belli olmuyor ama değişmesini umuyorsun işte sadece. Ben mesela an itibariyle beklediğimin farkında ama tam olarak ne olmasını umduğumu bulamamaktayim. ....
🥰😘❤️🧿🧿🧿
https://m.youtube.com/watch?v=rNxEeiD2WVY
Tam olarak bu!
11 Eylül doğum günüm ve elli oldum ben... siz yazın, ben veya bizler okuyup beğenelim... sonbahar da iyidir bakın, Eylül dışında... sevgilerimle
Sonbaharı severiz! Ve nice mutlu yaşlara...
Yorumları okudum da bana söyleyecek söz kalmamış, sadece sizi okurken kendimi bulduğumu, anneliğim, kadınlığım, varlığım ile ilgili sorularda ufkumu açtığınızı ve sizi ilk çocuğuma hamile olduğum, 11 sene öncesinden, hastane çantası yazısı için blogunuzla tanışmamdan beri takip ettiğimi, ikinci çocuğumun Derya'ya denk gelmesi ve benzer dönemlerde benzer şeyleri yaşayıp hissetmemiz nedeniyle kendimi aşırı yakın hissettiğim biri olduğunuzu söylemek istedim. Adaşız da aynı zamanda :) Hep yazın olur mu, sevgiler
Çok teşekkür ederim!
Yılbaşı tespiti çok iyi.. Her yıl aynı konuyu düşünürüm. Ee ne oldu şimdi çarşamba 31 Aralık yıl değişti, cuma yine her şey aynı..🤔
Yine kendimi bulduğum bir yazı ...özellikle şu akildaki bitmeyen yapılacaklar listesi ve çocukların sorularıyla karışan aklım....🩷ha bir de tabi ki Eylül meselesi✌🏻
Yine çok güzel bir yazı, teşekkürler.
Beklemek konusunda yazdıklarınıza çok katılıyorum ama daha da beni "dürten" mevzu biraz Eylül'ün Ocak'tan daha fazla değişim içermesine değinmeniz oldu. Benim için de yaz bitimi daima Ocak'tan daha önemli bir takvim olayı olmuştur.
Aslında eski zamanda takvimlerin mevsimler ve insanı etkileyen döngülerine göre düzenlenmesi söz konusuyken hem tek tanrılı dinler (daha çok Katolik Kilisesi demek lazım) hem de modernleşme ile bu değişiyor/değiştiriliyor, doğal döngüden daha farklı bir yıl yaşamaya başlıyoruz. Bu da insanları ve özellikle doğal değişimlere daha da duyarlı olan kadınları olumsuz etkiliyor diye düşünüyorum.
Eskiden yazın bitişi hatta biraz Ekim- Ekim sonuna sarkan bir şekilde hasat zamanının bitimi bir nevi yılın bitişi kabul ediliyordu. Yaz bitimi ve hasat şenliklerle kutlanıyordu pek çok kültürde. Hatta bu pagan ve Celtic/Gaelic kültürde Samhain olarak başlayıp sonra Halloween/All Souls Eve/Cadılar Bayramı/Ruhlar günü gibi günlere de biraz evrilmiş (bu günlerin tek çıkışı mevsim değil ama çok etkili). Yazın bitimi, gece gündüzün eşit olduğu ekinoks ve sonra yılın karanlık dönemi olan kışın başlangıcı. Kış doğa için uyku hatta bir nevi ölümü de temsil ettiği için kışın başı da bu cadılar, ruhlar vs. konularına da kapı açmış oluyor.
25 Aralık Noel'in de Romalılar'ın günlerin uzamaya başlaması ve güneş tanrısının kazanmaya başladığı gün olarak yorumlanan Sol Invictus adlı, bildiğimiz 21 Aralık ekioksunun kutlandığı büyük bayramının üzerine inşa edildiği söylenir.
Sonra da benzer şekilde baharın gelişi, doğanın canlanışı hayat döngüsü ve doğal takvim için çok önemli ve tüm eski kültürlerde bunun da kutlandığı ayrı ayrı özel günler, bayramlar vs. mevcut, bunlardan günümüze gelenleri de var nevruz gibi. Yine Paskalya gibi dini kutlamaya evrilmiş olan ama yumurta gibi doğum/bereket öğeleri hala içeren ve hatta Easter adı da Eoastre bahar tanrıçasından gelen kutlamalar da mevcut. Hatta eski Roma'da uzun süre yılın başı da Mart ayı ocak değil zaten ve sanki daha mantıklı.
Bizi etkileyen doğa döngüsünü takip etmek, başlangıç ve bitişleri buna göre yaşamak, buradaki önemli değişimleri hevesle "beklemek" de daha doğal, yaşamı (ve ister istemez ölümü) kabullenmiş daha huzurlu yaşamın kıymetini bilen bir durum ortaya çıkartıyor bence. Nereden nereye, ne güzel Eylül geldi diyecekken konu başka bir yere gitti, vesile olduğunuz için teşekkürler...
Ne kadar zenginleştirici bir yorum, teşekkür ederim!
Bu kadar mı güzel anlatılır. Eylüll ile ilgili hislerim, düşüncelerim birebir aynı. Ve dökülen harfler, ah o harfler🥺🥺Kaleminize saglik
Ben de bu sene Eylül ayını coookk bekledim. Okulların açılmasına hiç bu kadar sevindigimi hatırlamıyorum. Bu durumda çocuklarımın büyümesinin ve eskisi gibi söz dinlemeyisleri de etkili. Senin de yazdığın gibi onlara da bir düzen lazım ve benim de kendime ayiracagim vaktimin olması gerekiyor ( akıl sagligimi korumak icin. ) Bir öğretmen olarak velilerin okulların açılmasına sevinmelerine biraz icerlerdim. Geçenlerde benzer sevincleri yaşadığımda biraz şaşırdım açıkçası. Evdeki tek otorite figürü olmak yaz sıcağında hiç çekilmiyor. Okulların açılmasını otorite figürü olarak ogretmenlerine devretmeyi çok sevinçle karşılıyorum.
Diğer taraftan sıcakların bitmesi, mevsimin soğuğa kayması ve evin tüm camlarının yavaş yavaş kapanması, içeriye giren toz ve gürültü miktarının azalması beni sevindiren diğer unsurlar. Ha bir de azalan sıcaklıklar sebebiyle kocama sarilabilmek pahabicilemez. Bunu söylemeden de gecmeyeyim.
Ece Temelkuran'in mevsimlerle ilgili köşe yazısı aklıma geldi...
"Mevsimlerden en merhametlisidir kış..." Sonbaharla ilgili fikrini söyle belirtir Ece:
Sonbahar, başlangıç ve sondur. Niyeyse hep bir şeye karar vermelisindir sonbaharda. Bu yüzden durup denize, denizsiz yerlerde göğe bakılmalıdır hep. "Yağmur yağınca deniz çoğalır mı?" diye sorulmalıdır. Niyeyse...
Senegal de electric var mi? 5 dakikadir guluyorum, gozumden yas geldi. BaNa sorulan sorulari hatirlatti🤗 iyi ki yaziyorsun, yazilarini beklemek de, okumak da cok iyi geliyor.
Harika, ellerinize sağlık yazı için🙏🏻 Ben ilk okuldayken, 90’lı yılların başı, sınıflarımızın bir duvarında mevsimler takvimi vardı ve o takvim Eylül ayı ile başlardı , hiç unutmam üzerinde de önlüklü çocuklar ve kurumuş güz yaprakları vardı. O sebeple yeni yıl Eylül’de geliyor sanardım.Annem ve öğretmenim ne kadar Ocak diye diretse de ben uzun süre İkna olmadım😊 Ama bu yazıdan da anladıgım kadarıyla , aslında küçükken daha büyükmüşüz, düşüncelerimiz de ne kadar doğruymuş. Yeni yılımız( Eylül ayımız) kutlu mutlu sağlıklı olsun hepimize
Evet, sonbahar-kış-ilkbahar-yaz diye giderdi o mevsimler takvimi...